Pazartesi

Selim Sadak Kimdir?



Selim Sadak

Selim Sadak, (d. 1954, İdil, Şırnak) Kürt asıllı politikacı. Kürt milliyetçi önderlerindendir.

Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü mezunudur. Serbest ticaret ile uğraşmak üzere Kürtçe, İngilizce ve Arapça dillerini bilmektedir.

1991 yılındaki Türkiye Milletvekili genel seçimlerinde Halkın Emek Partisi'nin Sosyaldemokrat Halkçı Parti listelerinden seçime katılması ile Leyla Zana, Mahmut Alınak, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Sedat Yurttaş gibi isimlerle birlikte kendisi TBMM XIX. dönem Şırnak milletvekilliğine seçildi. 1991 yılında HEP'in kapatılması ile Demokrasi Partisi'ne geçti. 1994 yılında TBMM'de Türkçe yerine Kürtçe yemin edilmesi yüzünden 3 Mart 1994'te dokunulmazlığı kaldırıldı ve diğer DEP'li milletvekilleriyle 17 Mart 1994'te tutuklanarak cezaevine konuldu.
1995 yılındaki Devlet Güvenlik Mahkemesi kararı sonucunda arkadaşlarıyla 15 yıl mahkûm edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yapılan başvuru sonucunda yeniden yagılanmalarına karar verdi. Daha sonra yapılan duruşmalardan sonuç çıkmadı. Haziran 2004 yılında Yargıtay'ın kararı ile beraat etmiştir. Şuan Demokratik Toplum Partisi merkez yürütme kurulu üyesidir.

29 Mart 2009 yerel seçimlerde DTP'den %49,43 oranında oy alarak Siirt Merkez Belediye Başkanı seçilmiştir Evli ve 10 çocuk babasıdır.

Osman Baydemir Kimdir?




Osman Baydemir

Osman Baydemir (d. 1 Ocak 1971; Diyarbakır),2004-2014 yılları arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olan Barış ve Demokrasi Partisi mensubu Kürt  siyasetçi.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra bir yıl serbest avukatlık yaptı. 1995 yılında İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 1995-2002 yılları arasında İnsan Hakları Derneği Yönetim Kurulu üyeliği, yönetim kurulu başkanlığı, şube başkanlığı ve genel başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde DEHAP'tan Diyarbakır milletvekili adayı oldu; ancak parti barajı geçemediğinden seçilemedi. Mayıs 2003-Aralık 2003 tarihleri arasında ABD'de İngilizce eğitimi alan Baydemir, 7 dil bilmektedir. Diyarbakır Barosu, Toplumsal Hukuk Araştırma Vakfı üyelikleri yanı sıra Göç ve İnsani Yardımlaşma Vakfı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucu üyesidir. GABB (Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği) Kurucu Üyesi ve Başkanıdır. Hâlen Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Birliği (UCLG) eşbaşkanıdır.
2009 Türkiye yerel seçimlerinde tekrar Demokratik Toplum Partisi Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Kapatılan DTP'den sonra Barış ve Demokrasi Partisi'ne geçti.
Hakkında yüzlerce soruşturma açılan Baydemir hakkında, 13 Ocak 2010 tarihinde Türk mahkemeleri tarafından geçici olarak yurtdışına çıkma yasağı getirilmiştir. 4 Nisan 2013 tarihinde Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yurtdışına çıkış yasağı kaldırılmıştır.

25.12.2013 tarihinde partisi BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) tarafından Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olarak gösterildi.
1 Haziran 2010 tarihinde kalp spazmı geçirip 3 gün müşahede altında kalmış ve her yıl geleneksel düzenlenen Diyarbakır Kültür Sanat Festivali açılışını gerçekleştirememiştir.


2005 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ ile evlendi ve bugüne kadar 2 çocuk sahibi oldu.

Orhan Miroğlu Kimdir?



Orhan Miroğlu

Orhan Miroğlu, (d. Midyat, Mardin, Türkiye) Kürt siyasetçi, gazeteci ve yazar.

Gençlik seneleri Batman ve Diyarbakır şehirlerinde geçti. 1970-1980 yılları arasında demokratik gençlik hareketi içinde bulundu. 1980 senesinde Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. Bir senelik öğretmenlik görevinde bulundu. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra tutuklanarak Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne çıkarıldı. Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi davasından 15 yıl mahkumiyet cezasına çarptırıldı. 1988 yılında cezaevinden tahliye edildi. 1995 senesine kadar siyasi yasaklıydı. 1999 yılından bu yana önce HADEP, DEHAP ve Demokratik Toplum Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Radikal İki, Ülkede Özgür Gündem, Özgür Politika ve BirGün'de köşe yazarı olarak görev aldı. Taraf gazetesinde "Yüzleşme" adlı köşesinde yazan Miroğlu 3 Eylül 2012 tarihinde Taraf gazetesinden yazısı yayınlanmadığı gerekçesi ile ayrılmıştır. Orhan Miroğlu, Aralık 2012 itibariyle Star gazetesinde yazmaya başlamıştır.Evli ve iki çocuk babasıdır.
Dıjwar – Onlara Dair Her Şey (Avesta Yayınları, 2004)
Çapraz Ateşte İki Halk: Türkler ve Kürtler – Yeni Jeopolitika ve Nasyonalizm (Beybûn, 2005).
O'na Zarfsız Kuşlar Gönderin- Uğur KAYMAZ Kitabı (agorakitaplığı)

Kuşatmadan İnfaza Musa Anter Cinayeti (Everest Yayınları, 2012)

Mehmet Sincar kimdir?



Mehmet Sincar

Mehmet Sincar (d. 1953, Mardin; ö. 4 Eylül 1993, Batman) eski Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili.

Sincar aşiretinden olan Mehmet Sincar Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi'nden mezun oldu. 1991 Genel Seçimleri'nde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden Mardin milletvekili olarak parlamentoya girdi. Halkın Emek Partisi (HEP) kurucuları arasında yer aldı. Daha sonra bu partinin devamı kabul edilen Demokrasi Partisi'ne geçti. 1993 yılında faili meçhul cinayetleri soruşturmak üzere gittiği Batman'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldü.


Susurluk Skandalı sonrası konuyla ilgili bir rapor hazırlayan Kutlu Savaş cinayeti Mahmut Yıldırım, PKK itirafçıları Alattin Kanat, İsmail Yeşilmen ve Mesut Mehmetoğlu'nun işlediğini öne sürdü.Daha sonra Hizbullah örgütü üyesi olmak suçuyla tutuklanan sanıklar cinayeti işlediklerini itiraf ettiler.  Ancak cinayet tam olarak aydınlatılamadı.

Cuma

Neredesin Süpermen – Bekas İzle


1990 yılların başlarında Irak yaşanılası bir ülke halinde değildir. Bütün burada olan savaşlara, Saddam Hüseyin dışında insanların bir tek çıkar yolu daha vardır. O da umuttur. Evsiz kalan iki kardeş Zana ve Dana, şehrin ilk yapılan sinemasında Süpermen’i izleyip Amerika’ya doğru yolculuk yapmaya karar verirler. Bu iki kardeş izledikleri Süpermen filminden çok etkilenerek Amerika’ya gittiklerinde Süpermen’in tüm sorunlarını çözebileceğine, hayatlarını daha yaşanılır hale getirebileceğine ve ilk olarak da Saddam gibi kötü insanların yok olabileceğine inanırlar. Amerika´ya gidebilmek için ise pasaport, para ve büyük bir şansa ihtiyaçları vardır. Fakat kötü bir durum ki ellerinde hiç birisi mevcut değildir. Onlar yine de azmedip kendi hayallerini gerçekleştirmek üzere yola çıkarlar.




JİN Filmini izle


 Yönetmen: Reha Erdem
 Ülke: Türkiye, Almanya
 Tür: Dram
 Rating: imdb 7.5
 Vizyon Tarihi: 15 Mart 2013
 Süre: 122 dakika
 Senaryo: Reha Erdem
 Oyuncular: Deniz Hasgüler, Onur Ünsal, Yildirim Simsek


 Son olarak Kosmos‘da belirsiz bir yerden belirsiz bir zamanda belirsiz bir şeyden veya kimseden kaçarak şehre giren ve  aynı şekilde şehirden kaçan meczup karakter Kosmosüzerinden aşk, isyan, hümanizm ve din keşmekeşini; üzerinden  onca zaman geçmesine rağmen hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyacak şekilde, enfes bir dille anlatan Reha Erdem,  "sürecin” tam ortasına denk gelecek şekilde Jin ile çıkageldi.
 "Her şeyden ve herkesten kaçmak zorunda olan” Jin‘in sevmek, görmek, duymak, öğrenmek.. kısaca yaşamak için vahşi  doğada geçirdiği yalnız gün ve geceleri, doğaya ve kendi yalnızlığına dönüşünü, hayata tutunmak için aradığı çıkış  yollarını ve kaçış hayallerini Türk-Kürt çatışması ekseninde masalsı bir dokunuşla anlatmayı hedefleyen Erdem,  gerçeklikten ayrıksı olduğu kadar gerçeğe ve hali hazırdaki bu "vahim” duruma bir o kadar da değen hikayesiyle, kendi filmografisinin belki de en sivri ama en kafası karışık yapımına imza atmış durumda.
Dağa/dağdan kaçış serüveni ve şehre gitme hayalleri ile iki ateş arasında sıkışıp kalan Jin; şüphesiz, Reha Erdem‘in A Ay‘dan bu yana kafa karışıklığı ile beslediği, düşünsel ve eylemsel bakımdan sürekli olarak arafta bıraktığı karakterlerinin bir uzantısı. Fakat bu noktada, Reha Erdem‘in anlatı biçiminin alamet-i farikalarından biri olarak hikayesinin esas ve ayrıntılarını karakterleri üzerinden (yönetmenin bakış açısı, aynı zamanda karakterin de bakış açısıymışcasına) izleyiciye nakşetme ustalığı amacına ulaşmış hissi vermiyor*. Zira Jin karakteri sahneler ilerledikçe asıl noktadan uzakta isyanını göstermekte zayıf kalıyor. Sanki Jin, iki ateş arasında kalmaktan ziyade bir yere ait olmaktansa hiçbir yere ait olmama fikrine ulaşamamanın hezeyanını duyuyor. Ve bu; filmin gerçeğe dokunan tarafına değinmek yerine sadece bakış atmayı tetikliyor.
* Burada "Kosmos – Sermet Yeşil” bağıntısını vurgulamak Jin’in izleyiciye ulaşamamasındaki sıkıntıyı anlatmakta referans olacaktır. Nitekim Reha Erdem; Kosmos karakteri için istediği gibi bir oyuncu, daha doğrusu kendisi ile izleyici arasındaki köprüyü kurabilecek oyuncuyu bulamamış olsaydı filmi çekmeyeceğini dile getirmişti.

İkinci yarısıyla birlikte yer yer Reha Erdem düsturuna bürünmeye başlayan Jin, karakterin dağa çıkış ve dağdan kaçış sebepleriyle ilgilenmeyerek burada izleyiciyi de arafta bırakıyor. Bu sebeplerin ardında Jin, dağdaki diğer Jin‘lerin timsali olmaktan çok geçmişi münasebetiyle bu kaçışlara bulandığı izlenimi bırakıyor. Belki de filmin sürece dair katkı yapacak en önemli noktası olarak bu durum merak ediliyordu. Pekala bu Reha Erdem’in tarafgir olmak istememesi ile açıklanabilir. Tıpkı acıyı resmetmek istemeyişi ve gerçekten soyut bir şekilde modern bir kırmızı başlıklı kız metaforuna başvurmak isteyişi ile açıklanabileceği gibi. Ancak unutulmamalı ki; film, gerçeğe değen bunca metaforu bünyesinde barındırıyor, ve bunca gerçek öğe hikayeye yön veriyor. Burada Reha Erdem‘in silleyi gösterip vurmaması, haliyle filmin gösterimine dek oluşan beklenti ile ters düştü.
Hikayenin bu noktadaki kara deliğinin aksine "Kötü kurt” askerin gelişi ile beraber bozulan naturalliği ve gerilla kimliğini ardında bırakıp bir tarafı ait olma yolundan çıkıp önce "nefes alma” ve kadın olabilme yoluna indiği vakitlerde karşılaştığımız dünya tasviri ise filmin en değerli yanlarından biriydi. Zira, film bu anlarda en önemli sorusunu soruyordu. "İki ateş arasında sıkışıp kaldığı dağlar (yukarısı) mı, yoksa hayallerine ulaşmak için indiği yer (aşağısı) mi daha tehlikeli?". Öyle ki bu; herhangi bir kimliğe ve ırka sahip olmanın ötesinde, daha büyük ve önemli bir nokta. Fakat bu önemli noktaları devam ettirecek, amiyane tabirle filmi rahatlatacak sertliğin bir türlü nihayete ermemesi, üstüne filmin son çeyrek yarısına girilirken birkaç kez bitmişlik hissi yaratıp bitmemesi ve fabl’a dek uzanan son; Jin‘in, gerçekten de Şarkı Söyleyen Kadınlar‘ın hemen öncesine yerleştirilmiş (sıkıştırılmış) olduğunu fazlasıyla hissettiriyor.
Jin; Reha Erdem‘in önceki işlerine nazaran daha belirgin ve göz önünde bir dünya üzerinden şekil almasına rağmen fazla "dijital” kalarak, izleyicisini bu belirginlikten uzaklaştırıp flu bir dünyaya yönlendiriyor ve sürece yönelik Reha Erdem keskinliğinde bir derinlik ve diş sızlatacak bir olgu/kurgu bütünlüğü beklentisi karşısında yetersiz kalıyor. Diğer bir deyişle Jin; "ölümü gösterip sıtmaya razı” ediyor.




Logomuz Hakkında


Merhaba 


Kürt Kültürü Blog isimli web sayfamıza hoş geldiniz bir kaç arkadaşın ortak fikri ile öncelikle blog sayfası kurarak başladığımız bu süreçte bir çok bilgiyi sayfamızda toplamayı hedef seçtik güvenilir kaynaklarda yayınlanan bilgileri test ve araştırarak sayfamızda yayınlamaktayız süreç içerisinde bir çok bilgiye anlık olarak ilk elden ulaşabileceksiniz lakin sabırlı olmamız gerekmekte kopyala yapıştır örneği yerine önce oku sonra araştır eminsen yayınla prensibi hızlı olmamızı engellemektedir sizde yazar ya da yardımcı olmak isterseniz kapımız herkese ve her kesime açıktır bilesiniz. 

Blog sayfamız ve ileride işleme alacağımız diğer nüshalarda kullanacağımız logomuz üstte yer almaktadır tüm argümanlarımız da bu logoya yer vereceğiz isim akılda yer tutmayabilir ama görsel her zaman akıldadır.

Bize göstereceğiniz ilgi ve eleştiriler için şimdiden teşekkür ederiz her kese ve kesime yardımları için teşekkürü de borç bildiğimize buradan iletiriz ,

iyi günler ve bilgi ile mutlu hayatlar

Kürt Kültürü Blog ekibi.

Çarşamba

Mahmut Alınak Kimdir?



Mahmut Alınak
Mahmut Alınak (d. 1952, Dolaylı, Digor; Kars ili); yazar, avukat ve siyasetçi.

TBMM'de 18. dönemde Kars, 19. dönemde Şırnak milletvekili olarak bulunmuştur.

Kars'ın Digor ilçesinde 1952 yılında dünyaya gelen Mahmut Alınak ilköğrenimini Digor'da, liseyi ise Kars'ta tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi ve bu okuldan mezun oldu.

Hayatını avukatlık mesleği ile kazanan Alınak 1987 genel seçimlerinde SHP'nin Kars adayı olarak TBMM'ye girme hakkı kazandı. Dört yıl sonraki erken genel seçimlerinde ise HEP-SHP ittifağının Şırnak adayı olarak seçimi kazandı. Daha sonra Demokratik Toplum Partisi (DTP) Kars İl Başkanlığı görevini yürüttü.

1994'te milletvekili iken dokunulmazlığı kaldırılan ve Orhan Doğan, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Leyla Zana ile birlikte tutuklanan Alınak, cezaevinde ilk iki kitabını yazdı. 1997'de kaleme aldığı Şiro’nun Ateşi adlı kitap, DGM tarafından yasaklandı ancak yasak kararına rağmen büyük ilgi gördü.

2007'de yapılan genel seçimlerde DTP destekli bağımsız Kars milletvekili adaylığında istediği başarıyı elde edemedi. 2008'de yapılan DTP genelkurultayında başkanlığa aday olduysa da Ahmet Türk'ün adaylığı üzerine aday olmaktan vazgeçti.

Gündem Gazetesi ile Radikal Gazetesi'nin Radikal İki adlı ekinde yazarlık yapan ve serbest avukat olarak çalışan Mahmut Alınak, yaptığı açıklamalarla sık sık gündem oluşturdu. 5 Ocak 2007'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği Kürtçe mektup yüzünden Siyasi Partiler yasasındaki “Türkçeden başka dil kullanmak” yasağına muhalefetten 6 ay hapis cezası aldı ve bu mektup, Demokratik Toplum Partisi’nin bölücülük odağı olduğu iddiasıyla kapatılmasına da delili olarak gösterildi. Ceza, 2010’da Yargıtay 7. Ceza dairesi tarafından bozuldu.

2011 yılının Aralık ayında KCK'ya yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Alınak, cezaevinde iki roman yazdı. Kandıra Cezaevinde bir süre tutuklu kaldıktan sonra 18 Temmuz 2012 tarihinde tahliye edilmiştir.

Kitapları[değiştir
HEP, DEP ve Devlet, Kaynak Yayınları 19??, (ISBN 975-343-120-1)
HEP, DEP ve Devlet Parlamentodan 9. Koğuşa-2, Kaynak Yayınları 1996, (ISBN 975-343-120-1)
Şiro'nun Ateşi, Berfin Yayınları 1997, (ISBN 9757345600)
Nazo, Berfin Yayınları 1998, (ISBN 975-7354-67-8)
Ateşte Yıkanmak, Berfin Yayınları 2003, (ISBN 975-6680-31-8)
Tarihin Çarmıhında Güneş Ülkesi, Jan Yayınları 2011
Köpekler Manifestosu', Jan Yayınları 2012,

Leyla Zana Kimdir?



Leyla Zana

Leyla Zana (d. 3 Mayıs 1961; Silvan), Kürt asıllı siyasetçi. Kürt milliyetçi önderlerindendir.

Leyla Zana, 14 yaşında iken bölgenin büyük ailelerinden birinin oğlu olan Diyarbakır Belediye Başkanı Kürt kökenli Mehdi Zana ile evlendi ve Diyarbakır'a yerleşti. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında tutuklanarak cezaevine giren Mehdi Zana Diyarbakır, Aydın, Afyon ve Akşehir cezaevlerinde 14 yıl kalırken, bu yıllar Leyla Zana için okuma yazmayı da öğrendiği bir eğitim süreci oldu.

1991 Türkiye genel seçimleri'nde, bölge kadınlarının büyük desteğini aldığı bir seçim çalışması sonrasında zamanın Sosyaldemokrat Halkçı Parti listesinden Diyarbakır milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 6 Kasım 1991'de, TBMM 19. Yasama Dönemi için yapılan yemin töreninde, başında Kürt bayrağının renkleri olan bir bantla, Türkçe başladığı yemini Kürtçe Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm (Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum)[5] cümlesiyle tamamlaması nedeniyle meclis salonunda tepkiyle karşılaştı. 3 Mart 1994'te, ABD'de yaptığı bir konuşma yüzünden, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak'la beraber milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırıldı. Ertesi gün dokunulmazlıkları kaldırılmış olan diğer 5 milletvekiliyle birlikte gözaltına alındı.

17 Mart 1994'te, grup arkadaşları Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan ile birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. 8 Aralık 1994'te yasadışı örgüt üyeliği suçundan mahkûm olarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapishaneden yazdığı mektuplar önce bir gazetede yayımlandı, daha sonra kitap haline getirildi.

Hapishane yılları boyunca uluslararası barış kuruluşlarının ve insan hakları derneklerinin ilgisi ve desteğiyle karşılaştı.[kaynak belirtilmeli]Avrupa Birliği süreciyle birlikte yoğunlaşan çabalar sonucunda ve AİHM kararı doğrultusunda yeniden yargılanan Zana ve arkadaşları, 10 yıl önce verilen 15'er yıllık hapis cezaları olduğu gibi onaylanarak cezaevinde kaldılar. Ancak 8 Haziran 2004'te Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nden serbest bırakıldı.

Polemik sözleri
2007 yılında Diyarbakır'daki Nevruz etkinliğinde sarfettiği, "Kürtlerin 3 lideri var. Bu üç lidere minnet borçluyuz" sözleri nedeniyle Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Zana'yı Terörle Mücadele Kanunu'nun "Terör örgütünün propagandasını yapmak" suçunu kapsayan 7. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasına çarptırdı.[6]
Çeşitli tarihlerde yaptığı 9 ayrı konuşma nedeniyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Terör örgütünün propagandasını yapmak" ve "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından yargılanan Leyla Zana'ya mahkeme 10 yıl hapis cezası ve seçme-seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına da karar verdi.




Kemal Burkay Kimdir?



Kemal Burkay

Kemal Burkay, (1937, Mazgirt, Tunceli) Kürt asıllı yazar ve politikacı.

Burkay, eğitimine Tunceli'de başladı. 1960'ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi'ne katıldı ve partinin Elazığ, Bingöl, Tunceli gibi şehirlerdeki teşkilatlarında görev aldı. 1966 yılında yayınlandığı bir makaleden dolayı hapis yattı. 1969 ve 1971 yıllarında da tutuklanan Burkay, Lübnan üzerinden Türkiye'yi terk etti. 1974 yılında genel aftan yararlanarak Türkiye'ye geri döndü. Bu dönemlerde Türkiye'de Kürdistan Sosyalist Partisi'ni kurdu. 2003 yılında ise kurduğu ve genel sekreterliğini yaptığı partiden kendi kararıyla ayrıldı.

Burkay, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere çeşitli alanlarda yazılar yazdı ve eserler çıkardı. Sezen Aksu'nun 1991 yılında çıkan albümüne adını veren Gülümse adlı şarkısı ve Yeni Türkü'nün Sonbahardan Çizgiler adlı parçası Burkay'ın şiirlerinden bestelenmiştir.

31 yıldır yaşadığı İsveç'ten Türkiye'ye 30 Temmuz 2011 tarihinde dönmüştür.

4 Kasım 2012'de HAK-PAR başkanlığına seçilmiştir.

Şiir, Kültür ve Tiyatro
Yaşamın Ötesinde; Roman, 1967
Prangalar; 1966 Ankara
Helbestên Kurdî ; 1974 Ronahi.
Dêrsîm
Dawîya Dehaq, pîyesê manzûm; Tiyatro
Aliko û Baz ; 1988 Stockholm
Dersên Zmanê Kurdî; 1988
Azadî û Jîyan; 1988 ve 1993 İstanbul
Kürtler ve Kürdistan; 1992 İstanbul
Yakılan Şiirin Türküsü; 1993 İstanbul
Berf Fedî Dike ; 1995 İstanbul
Can Taşır Dicle; 1998 İstanbul


Politika
Türkiye Şartlarında Kürt Halkının Kurtuluş Mücadelesi
Milli Demokratik Devrim ; 1973 Almanya
Sosyal Emperyalizm Sorunu ve Türkiye'de Maocu Akım ; 1976 Ankara
Milli Mesele ve Kürdistan'da Feodalite-Aşiret; 1976 Ankara
Kürdistan'ın Sömürgeleşmesi ve Kürt Ulusal Hareketleri ; 1978 Ankara
Devrimcilik mi Terorizm mi?; 1984, Avrupa
Kürt Sorunu, Barış ve Demokrasi
Seçme Yazılar, Cilt 1, 1995 İstanbul
Seçme Yazılar, Cilt 2, 1996 İstanbul
Anılar Belgeler, Cilt 1, 2002 İstanbul

Adım adım Özgür Kürdistan, 2005 Diyarbakır

Kasım Küfrevi kimdir?



Kasım Küfrevi

Kasım Küfrevi (d. 1920, Bitlis - (ö. 3 Aralık 1992), Kürt asıllı siyasetçi.


Abdülbaki Küfrevi'nin oğludur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunudur. Eski Türk Edebiyatı Doktorudur. İslam Ansiklopedisi Muharrirliği ve Müşavirliği, Yazarlık, TBMM IX., X., XI., 2.(XIII) ve 3.(XIV) Dönem Ağrı Milletvekilliği ile, Cumhuriyet Senatosu Ağrı Üyeliği (14.10.1973 – 12.09.1980) yapmıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Cihad Baban kimdir?

Cihad Baban


Mustafa Cihad Baban (d. 1911, İstanbul, Türkiye), (ö. 28 Eylül, 1984) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. İstanbul Hakim Muavinliği, Yeni Sabah ve Cumhuriyet Gazeteleri Yazı İşleri Müdürlüğü, Tasvir Gazetesi Sahibliği ve Başyazarlığı, VIII.ve 1.(XII) Dönem İstanbul, IX.ve X. Dönem İzmir, 2.(XIII) Dönem Çanakkale Milletvekilliği, Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 25 Ekim 1961), Basın, Yayın ve Turizm Bakanlığı ve Dışarıdan Kültür Bakanlığı yaptı. Evliydi.

Cuma

Dengbejlerin Şahı Şakıro

Dengbej olarak Şakiro, klasik klam ve stranların geçmiş ve geleceği için derin bir zenginliğe sahip  önemli köşe taşlarından biridir. O sadece halk arasında değil bibirini rakip olarak gören dengbejler içerisinde de sevilip saygıya değer görülmüştür. Misal ünlü dengbêjlerinden -aynı zamanda Koma Şîrvan’ın da kurucusu olan- Kazo, ‘Şahê Dengbêjan’ (Dengbêjlerin Şahı) olarak adlandırdığı  Şakiro ile yaptığı bir mülakatta:
“Yeryüzünde bugüne kadar gelmiş geçmiş dengbêjlerimiz içinde Şakiro ilk sırada yer almazsa, mutlaka ikinci sırada kendisine yer bulur… Bir öğün beraber kaldık ama bu yarım günlük süre zarfında büyük bir ‘awaz’ ile beraber olduğumun farkına vardım. Sıcak kanlı ve hoşsohbet birisi idi. ‘Dîwanbir’ (Geniş oturumları yöneten kişi) olduğundan, bulunduğu bütün topluluk ve divanları idare edip yönetirdi…!” diyerek sevgisini gösteriyor.

Öte taraftan Dengbêj Zahiro ise Şakiro için:
Şakir, dünya tatlısı biriydi. Gözümdü o benim. Diwanxane ve civatların adamı, Sercivat ve Serbêjeydi. Birçok dengbêj gölgesinde kaldığı için onu kıskanırdı. Oysa dostlarını severdi. Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Hepimizden daha iyi ve daha dengbêjdi… diyor
Şakiro sadece Türkiye Kürtleri arasında tanınan bir dengbêj değil, Kürtçe konuşanların olduğu her yerde ‘delalê ber dilan’/Gönüllerin Sultanı sıfatına laik görülmüştü. Mesela İran Kürtleri arasında Şakiro bir efsane olmakla birlikte, yaşamı onlar için farklı kılan önemli bir etkendi. Urmiye’den tutun, Senendec, Mehabad ve Kirmanşah’a kadar, özellikle kırsal kesimlerde insanlar birkaç ‘Soran’ Goran”bêj ile beraber Şakiro ile yatar Şakiro ile kalkardı. Aslen Urmiyeli olan Gazeteci İkram Balekanî, Şakiro’nun İran Kürtleri arasında ne anlama geldiğini şu sözlerle dile getiriyor:
“Her Kürdün evinde mutlaka Şakiro’nun kaseti vardır. Ben bile onun kasetleri ile büyüdüm. O doğudakiler için Kewê Ribat/ Rabat Kekliğiydi. Her ne kadar ünlü dengbêj ‘Xalê Birê’ Urmiyeli idiyse de, Şakiro kadar sevilip sayılmıyordu. Kısaca o, sevdalı gençlerin derdine derman; yaşlılar içinse bir efsaneydi…”

Her ne kadar dengbêjler birbirlerini sevmez ve sürekli birbirlerini karalayan profiller çizse de, doğrusu bu sav Şakiro’ya karşı olan sözlerde geçerliliğini yitiriyor. Buna çarpıcı bir örneği de Garzan’ın güçlü sesi Dengbêj Salihê Qubînê’den verelim:
“Ölümünden sonra klamlar öksüz kaldı. Ondan sonra onun klasında izini takip edecek dengbêjlerin çıkacağına inanmıyorum. klamlarını iki ‘hawîn”‘ (hahî hahîîî) üzerinden söylerdi. Bu tarzda klam söyleyen çok az dengbêj var…”

1996 yılında kılam ve stranlarını geride bırakarak aramızdan ayrılıp gitmeden önce kendisiyle görüşmek isteyen gazeteci Rahmi Batur’un mülakat teklifini reddetmiş, sorularını cevapsız bırakmıştı. Bunun sebebini ise:

“Kürtler, dengbêjlerine sahip çıkmıyor. Bir Veysel (Aşık Veysel) vardı. Ona sahip çıkıldı. Ama bir Reso’muz vardı, hepimizin ustası… Aç öldü..!” diyerek tepkisini dile getirmişti.  (K: Salih Kevirbiri)

Şakiro,büyük dengbêj Evdalê Zeynêve Reşo’dan sonra gelen, güzel bir sese sahip olmasından dolayı, halk tarafından ‘Kewê Rıbat’ (Rabat Kekliği) adıyla anıldı. Ünlü bir klasik kürt müziği sanatçısı Şakiro (Şakir Deniz) Kürtçe’nin konuşulduğu bütün bölgelerde tanınmış, büyük dengbêj Reso’nun ‘şagirt’ (öğrenci) olup eğittim almıştır.
Her ne kadar halk arasında Erzurum Karayazılı olarak bilinse de, o aslen Ağrı Patnoslu’dur ve ‘Şakirê Mezin’ ya da babasından dolayı ‘Şakirê Bedîh’ olarak da tanınıyor. (Belki gereksiz bir bilgi ama -meraklısı için- Şarkıcı Özcan Deniz’in amcası olduğunu belirtelim) Bilindiği gibi Dengbêj’ ya da başka bir söyleyişle ‘Goranibêj’lerin Kürt halkı üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Artık bugün yüzlerce aydın ve dil bilimcisi tarafından da dile getirildiği gibi Kürt kültür, edebiyat ve dili dengbêj’lerin sayesinde ayakta kalmış ve yok olmaktan kurtulmuştur. Bu söz avcıları, Mezopotamyanın resmi olmayan halk tarihini, acılarını, aşklarını ve savaşlarını ezberlerinde tutan, bir çeşit canlı tarih ve kültür elçileridir.

Halk Arasında  sevilen  diğer dengbejler


Evdalê Zeynikê, Karapetê Xaço, Şeroyê Biro, Egîdê Cimo, Feyzoyê Rizo, Reşidê Baso, Egidê Tecîr, Neçoye Cemal, Mecidê Sileman, Susika Simo, Zadina Şekir, Belgia Qadir, Hesen Zîrek, Kawîs Ağa, Tehsîn Teha, Eyaz Zaxoyî, Salih Amedî, Tayar Tofîq, Erdewan Zaxoyî, Ahmad Shamal, Ali Mardan, Şakiro, M.Arif Cizrawî, Mirado, Meryemxan, Eyşe Şan, Reso, Salihê Qubînê, Mahmud Kızıl, Hesen Cizrawî, Cemîlê Horo, Fadilê Kufrawî, Abo, Abdulkadir Kızılkaya, Salihê Şirnexî, Seydayê behra, Hevranê Ereb, Remezanê Ereb, Necmedîno, Nezîro, Mahmudê Hesê, İzzedîno, Hıdıro ve Husênê Omerî, Reşîdo, Ekremo, Şikriyê Fafî, Rifhetê Darî, Kerem ê Kor, Reşid ê Baso, Mehmûd Baran ve Keremo

BDP - HDP - SEÇİM MÜZİĞİ - 2014


BDP - HDP - SEÇİM MÜZİĞİ - 2014 paylaşan: DengeKurdi

Salı

Erken dönem Kürt Tarihi

Med İmparatorluğu


Medler (Kürtçe: Medan Azerice: Midiya, Farsça: مادها - Mādḥā) günümüzdeki İran'ın Kuzeybatı ve günümüzdeki Azerbaycan'ın Güney ve Güneydoğu kesimlerinde yaşamış halk.Medler, günümüzdeki İran Azerbaycan'ı bölgelerine yerleşmiş olup bu bölgelerdeki halkların öncüllerindendir. Yunanlar bu halkın yaşadığı bölgeye Medya (Yunanca: Μηδία) adını vermişler. Medler ilk kez Asur kralı III. Salmaneser'in dönemindeki (M.Ö. 858-824) yazılarda "Mada" adı ile kaydedilmişler.Yeni Babillilerle birleşerek Asur Krallığı'nı yıkan Medler, MÖ 6. yüzyılda Anadolu'dan Afganistan'a kadar büyük bir arazide imparatorluk kurmuşlardır.MÖ 550 yılında, Med-kökenli Büyük Kiros'un büyükbabası Med kralı Astiages'i yenmesi sonucunda, Medya Ahameniş İmparatorluğu'na birleştirilmiştir.MÖ 330 yılında Ahamenişleri yenerek Medya'yı zapteden Büyük İskender, bölgeyi Makedonyalı komutan Peyton'un yönettiği Güney ve eski Ahameniş komutanı Atropat'ın yönettiği Kuzey kesimlere bölmüştür. İskender'in ölümünden sonra, Güney Medya Selevkos İmparatorluğu'na birleştirilirken, Atropat Kuzey Medya'da bağımsız Atropatena devletinin temelini koymuştur.
Medler İran'ın bir imparatorluk ve bir millet olarak kurulmasına, ve altın çağına Büyük erush döneminde ulaşan, ilk birleşik Pers / Med İmparatorluğu'nun oluşmasına önayak olmuşlardır. Bu durum (Aryani kültürel ve milli birlik) Pers İmparatoru Achaemenid'in büyükbabası Med Şâhı Astyages'i öldürerek Pers İmparatorluğu'nu kurmasına dek devam etmiştir. Bu noktaya dek, bütün İranlılar Mede veya Mada (Med) olarak adlandırılmıştır.
Med kralı Astiyag"ın yeğeni Kiros"un saray darbesiyle, siyasal otorite ilk defa Güneybatı İran'da yoğunlaşan Pers aristokrasisinin eline geçer ve kısa bir süre sonra MÖ 550'li yıllarda güçlü ve merkezi bir Pers imparatorluğunun kuruluşuyla Medler yıkılır. Medler, isimlerini Medya'dan almış olan, günümüz İran'ında hüküm sürmüş bir halktır. Tarihçiler tarafından, Toros-Zagros dağ sistemi içinde ve Dicle'nin doğusunda yaşadıkları için, verimli ve üretken bir medeniyetin toplumu olarak adlandırılmışlardır.
Urartulardan sonra, bu sefer daha doğuda bulunan ve Mezopotamya medeniyetinin önemli kabilelerinden olan Gutilerin bir devamı gibi Babillerle ittifak halinde hareket eden Aryen kökenli Med aşiretler federasyonu, MÖ 625'lerde Asur İmparatorluğu'nu yıkar. Babil bir kez daha ve son olarak üstünlük kazanır. Medlerin federasyonu, yükselen Aryen-Pers kökenli Akhamenit hanedanlığıiçin bir geçiş rolünü oynar.Med kralı Astiyag'ın yeğeni Kiros'un saray darbesiyle, siyasal otorite ilk defa Güneybatı İran'da yoğunlaşan Pers aristokrasisinin eline geçer ve kısa bir süre sonra M. Ö. 550'li yıllarda güçlü ve merkezi bir Pers imparatorluğunun kuruluşuyla Medler yıkılır.Kadim zamanlarda Medler diğer İranlılar'la kısmen karışmıştırlar (özellikle Persler'le). Bunun sonucu İran halkları (Farslar, Gilaki, Beluciler, Kürtler, Mazandaranlar, Peştunlar, Tatiler, Osetler, v.b.) oluşumunu tamamlamışlardır.Med dili, Avesta ve Eski Farsça ile doğal olarak etkileşimde bulunmuştur. Bazı araştırmalarda Persler ve Medlerin birbiri ile iletişim kurabildikleri gözlemlenmiştir.
Herodot, MÖ 101, altı Med aşiretinin ismini listeler: Böylelikle Deioces Medleri tek bir millet çatısı altında topladı, ve tek başına onlarda hüküm sürdü. Şimdi bunlar şu aşiretlere dayanmaktaydı: Busaeler, Paretaseniler, Struşatlar, Arizantiler, Budiiler, ve Magiler.Herodot aynı zamanda "Medlerin Perslele kesinlikle aynı aletlere; ve Medlerle Perslerin olağan giyimlerinin gerçekten farksız." olduğunun altını çizmiştir (7.62). "Bu Medler eski zamanlarda herkes tarafından Aryanlar olarak anılmış; fakat Laz-Kolhisliler, Atina'dan buraya geldiklerinde, isimlerini Media olarak değiştirdiler. Haddi zatında bu onların kendilerine verdikleri isimdi." --- Medler, Herodot'un Tarihi. Medea Yunan Mitolojisi'nde Laz-Kolhis kralı Jason'un karısı ve Argonatlar'ın büyücüsüdür.Med veya Maday dilinin, günümüz Kuzeybatı İran dillerinin atası olduğu kabul edilir.

Medler'e ilk tarihsel referanslar Medlerin tarihi ve kökeni çok belirsizdir, ne bir çağdaş bilgiye, ne de Medya'nın kendisine ait bir yazıt veya anıta sahibiz. Herhangi bir tarihsel değeri bulunmayan, Ctesias'ın anlattığı bir hikâye dışında (dokuz kralın isminin bulunduğu, MÖ 880'lerde Diod'da korunan Nineveh'in yok edilmesi gerektiğini söyleyen Arbaces ile başlayan bir liste. ii. 32 sqq. ve sonraki pek çok yazar tarafından kopyalandı; isimlerin bazılarının yerel geleneklerden türetildiği düşünülmekte).
Josephus Medler ile ilişkilidir. (Tev. Madai) Japheth'in oğlu Madai Tevrat'ta bulunan bir kişiliktir. "Şimdi Grekler tarafından Media olarak anılan, Madeanlardan gelen Madai'den Japhet'in oğulları olan Javan ve Madai" Yahudiler'in Antik Tarihi, I:6.Strabo, Ptolomeus, Herodot, Polybius, ve Pliny gibi öteki tarihçilere göre, Mantiane, Martiane, Matiane, Matiene gibi isimler Medya'nın Kuzey kısımlarını adlandırmak için kullanılmıştır.
İranlı elementlerin diğer kabileleri yöneten İranlı isimleri taşıyan prenslerin vesilesi ile yavaş yavaş nasıl egemen hale geldiğini rahatlıkla görebiliriz. Fakat Gelae, Tapuri, Cadusii, Amardi, Utii ve kuzey Medya ve Hazar kıyılarındaki diğer aşiretler İranlıların egemenliği altında değildi. Polybius (V. 44, 9), Strabo (xi. 507, 508, 514), ve Pliny (vi. 46), Anariaci'yi bu aşiretler arasında saymışlardır; fakat "Aryan-olamayan" anlamına gelen onların ismi, büyük ihtimalle birçok ufak yerli aşireti ifade etmek için kullanılıyordu.

Medler, Mada' halkı, (Grek formunda Μῆδοι, İyonik Μᾶδοι), ilk olarak MÖ 836'da görülür. İlk kayıtlar Asurlu fatih Shalmaneser III'ün "Amadai"'de Zagros'a karşı olan savaşlarla bağlantılı olarak övüldüğüne rastlanmaktadır. Onun halefleri Medler'e karşı pek çok seferlerde bulunmuştur (Madai).

Bu erken dönemde, Medler başka bir bozkır aşireti ile birlikte anılmıştır: Baskın bir grup olan İskitler'le. Bunlar yerel idareciler altında birçok farklı kasaba ve bölgeye ayrışmıştı; Asurlar'ın yazıtlarındaki isimlerde, Zerdüşt'ün Zerdüştilik dinine inandıkları gözlemlenmektedir.

MÖ 800 yılındaki bir Asur askeri raporunda 28 Med şefinin ismi listelenmiştir; fakat bunlardan yalnızca birisi İranlı olarak tanımlanmıştır.[kaynak belirtilmeli] MÖ 700 yılındaki bir başka rapor 26 isim listeler; bunlardan, 5'i İranlı olarak gözükmektedir, diğerleri değildir.

Cumartesi

Kamran İnan kimdir?


Kamran İnan (d. 18 Şubat 1929, Hizan, Bitlis), Kürt kökenli Türk diplomat ve siyaset adamı. Şeyh Selahattin İnan'ın oğlu olup, Nakşibendi tarikatının Halidî kolunun Doğu Anadolu'daki en büyük temsilcilerinden sayılan ve Gavs-i Hizanî namıyla tanınan Sıbgatullah Arvasî'nin torunudur. Annesinin, Ermeni Tehciri sırasında kurtarılan bir Ermeni kızı olduğu iddia edilir.Bu husus kardeşi Bababir kardeşi Zeynelabidin tarafından Kürtçe yazılmış bir hiciv şiirinde dile getirilmiştir.
Liseyi Bursa Erkek Lisesi'nde okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden sonra Cenevre Siyasal Bilgiler fakültelerini hukuk doktorası ile bitirdi. Dışişleri Bakanlığı'na girdi. 14 Ekim 1973'te Adalet Partisi'nden Bitlis senatörü seçildi. İstifa ettiği 7 Haziran 1979 tarihine kadar Cumhuriyet Senatosu dışişleri komisyonu başkanılığı, Türkiye-AET karma parlamento grubu başkanlığı ile enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı (1977-1979) görevlerini aldı. 1979'dan başlayarak Cenevre'deki Birleşmiş Milletler örgütü'nde Türkiye'nin daimi temsilcisi oldu. 1983'e değin bu görevinde kaldıktan sonra yeni kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi'ne katıldı ve Bitlis milletvekili seçildi.
1987 başlarında Anavatan Partisi'ne geçti ve bu sefer bu partiden milletvekili seçilen İnan 1987 - 1991 arasında kurulan ANAP hükümetlerinde devlet bakanı olarak görev aldı. 17.,18.,19. ve 20. dönemlerde Bitlis'ten, 21. dönem'de Van'dan milletvekili seçildi. TBMM Dışişleri Komisyonu başkanlığı görevinde bulundu. Fransa'dan Légion D'Honneur Nişanı (2006'da Ermeni soykırımı yasasını gerekçe göstererek iade etti), Avrupa Parlamentosu Altın Madalyası ile Türkiye-AET Ortaklığı Gümüş Madalyası sahibidir.

Hüseyin Vasıf Çınar kimdir?


Hüseyin Vasıf Çınar, (d. 1896, Kandiye - ö. 2 Haziran 1935, Moskova) Kürt Aşireti Bedirhanilerden öğretmen, gazeteci, siyasetçi, diplomat.

Kurtuluş Savaşı sırasında Türklerin direnişine destek olmuş bir milletvekili ve devlet adamıdır. İki kez Milli Eğitim Bakanlığı yapmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun uygulayıcısı olmuştur. Prag, Paris ve Moskova büyükelçiliği görevlerinde bulunmuştur. Altay Spor Kulübü’nün kurucularındandır.
1896 yılında Kandiye (Girit)’de dünyaya geldi[1] (kimi kaynaklara göre İzmir'de dünyaya gelmiştir). Bedirhanîler’den Kaymakam Abdullah Hulusi Bey'in oğludur[2]. Lise öğrenimini 1910 yılında İzmir İdadisi'nde (Lise) tamamladı. Yükseköğrenim için İstanbul’a gitti ve İstanbul Hukuk Mektebi’nde okudu. Savaş nedeniyle yarım kalan hukuk öğrenimini İzmir’in işgalinden az önce yeniden İstanbul’a gelerek 1916’da tamamladı.
Mustafa Necati Bey ile birlikte 1915 yılında kurdukları Özel Şark Mektebi İdadisi'nde yöneticilik ve tarih öğretmenliği yaparak meslek yaşamına başladı. Burada 3 yıl görev yaptı. Lisede spor yapmaya teşvik ettiği gençlerle Altay Spor Kulübü’nün kurulmasına ön ayak oldu. İzmir Türk Ocağı’nın aktif bir üyesi oldu.
İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali sırasında Mustafa Necati Bey ile beraber işgalin önlenmesi ve direniş örgütlenmesi için çalıştı; İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti'ni kurucuları arasında yer aldı; işgal üzerine kardeşi Mehmet Esat ile birlikte Balıkesir’e gitti ve Balıkesir Kuvay-ı Milliyesi’ne katıldı. II. Balıkesir Kongresi'nden itibaren toplanan kongrelere "İzmir Türk Ocağı Delegesi" olarak katıldı.

Hüseyin Vasıf Bey’in milli mücadeleye verdiği desteğin en önemlisi, Balıkesir’de bulunduğu dönemde İzmir’e Doğru Gazetesi’ni çıkarmasıdır. Milli mücadele basınında seçkin bir yeri olan İzmir'e Doğru gazetesinin sahibi olan Hüseyin Vasıf, burada ateşli makaleler yazdı. “Ulusal Kurtuluş Hareketinin Destekçisi ve Yürütücüsüdür” alt başlığı ile çıkan gazeten yazı işleri müdürü kardeşi Mehmet Esat, başyazarı arkadaşı Mustafa Necati idi. Yayına başladığı 16 Kasım 1919’dan itibaren haftada iki gün, Ocak 1920’den sonra haftada üç gün çıkan gazete, 74 sayı boyunca yayın hayatına devam etti.

Balıkesir’in işgali üzerine gazetenin yayını sona ermesinin ardından Hüseyin Vasıf şehirden ayrıldı; Maarif Vekaleti Özel Kalem Müdürlüğü’ne atandı . İzmir, Yunan işgalinden kurtulduktan sonra İzmir Maarif Müdürlüğü'ne atandı (1922).
Hüseyin Vasıf Bey, İzmir Maarif Müdürü iken TBMM 2. dönem milletvekilliği için seçimlere katıldı ve 1923 yılında Saruhan milletvekili olarak meclise girdi. Cumhuriyetin İlanı ve Hilafetin Kaldırılması tartışmalarında parlamentoda etkili bir milletvekili oldu. Mecliste saltanat ve cumhuriyet tartışmalarının geride bırakılmasının ardından İstiklal Mahkemeleri içinde yer aldı. İstiklâl Mahkemesi savcısı olarak görev yaptı.
Hüseyin Vasıf Bey, öğretimde mektep-medrese ikiliğini ortadan kaldırmak üzere öğretimin birleştirilmesi kanunu (Tevhid-i Tedrisat) için 50 arkadaşı ile birlikte önerge verdi. 3 Mart 1924’te teklifin kabul edilmesinden 3 gün sonra Milli Eğitim Bakanı olarak atandı. 8 aylık bakanlığı sırasında Tevhid-i tedrisat’ı uygulamaya geçirdi; medreseler kapatıldı, okullar laikleştirildi, öğretmen okullarının sayısının arttırılmasına başlandı, yabancı uzmanlar getirtilip eğitimin planlanlanması konusu ele alındı. Özellikle dünyanın en büyük eğitimcisi sayılan John Dewey çağrılmış ve bir rapor hazırlatılmıştı. Yaptığı radikal uygulamalar tutucu çevrelerin eleştirilerine neden olunca 21 Kasım 1924 tarihinde bakanlıktan istifa etti.Hüseyin Vasıf Bey, Milli Eğitim Bakanlığı’nın istifasından sonra Dışişleri Bakanlığı kadrosuna girerek 3 yılda 3 büyük kente elçilik ve büyükelçilik yaptı.16 Haziran1925 günü Prag Elçisi olarak atandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Çekoslovakya’daki ilk elçisi oldu.2 yıl Prag’da görev yaptıktan sonra 11 Aralık 1927’de Budapeşte Elçisi olarak atandı, bir yıl bu görevde kaldı.3 Kasım 1928 günü Moskova Büyükelçisi olarak atandı ancak bu görevde sadece 3 ay kalabildi. Milli Eğitim Bakanlığı yapmakta olan yakın arkadaşı Mustafa Necati Bey’in ani ölümü üzerine boşalan İzmir milletvekilliğine seçildi ve ikinci kez milli eğitim bakanı olarak atandı.
Hüseyin Vasıf Bey, 1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ndan tekrar ayrılıp dışişleri bünyesinde çalışmaya başladı; bakanlık tarafından İtalya Büyükelçisi olarak görevlendirildi. 28 Mayıs 1931’de başladığı Roma’daki görevinden Moskova’ya atanması nedeniyle ayrıldı. 10 Eylül 1934 günü Moskova’daki görevine başladı. Bu göreve ek olarak Litvanya Cumhuriyeti yanında Türkiye’yi ortaelçi olarak temsil etti.Soyadı Kanunu çıktığında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, "Çınar gibi dallı budaklı bir aileye mensup olmasından ötürü" kendisine Çınar soyadını verdi. Ani bir hastalık sonucu 2 Haziran 1935 günü Moskova'da hayatını kaybetti, cenazesi Ankara’ya getirilercek Cebeci Mezarlığı'na defnedildi.

Hikmet Çetin kimdir?


Hikmet Çetin (d. 1937, Lice, Diyarbakır) Kürt asıllı siyasetçi ve devlet adamı.
İlköğrenimini Lice'de, ortaöğrenimini Ankara'da tamamladı. 1960'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden mezun olduktan sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) uzman yardımcısı olarak göreve başladı. DPT'de çalıştığı sıralarda incelemeler yapmak üzere ABD dahil birçok ülkeye gönderildi. ABD'de Williams College'de kalkınma ekonomisi üzerine master yaptı.
1968 yılında ABD'de Kaliforniya eyaletinde Stanford Üniversitesi'nde planlama modelleri üzerine araştırma çalışması yaptı. Askerlik görevini 1970 yılında tamamladıktan sonra 1977 yılına kadar DPT'de İktisadi Planlama Dairesi Başkanlığı görevinde bulundu. Bir süre ODTÜ'de yarı-zamanlı hocalık yaptı. 1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) TBMM'ye İstanbul milletvekili olarak girdi ve 1978 - 1979 yılları arasında devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı.
29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den (SHP) Diyarbakır milletvekili olarak yeniden TBMM'ye seçildi ve meclis grup başkan vekilliği ve genel sekreterlik dahil olmak üzere partide birçok üst düzey görevde bulundu. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde 3. kez milletvekili seçildi ve parlementoya Gaziantep Milletvekili olarak girdi.
20 Kasım 1991 tarihinde Süleyman Demirel'in başkanlığında kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinde dışişleri bakanı olarak atandı. Tansu Çiller tarafından Haziran 1993'te kurulan 2. DYP-SHP kolisyon hükümetinde bu görevini muhafaza etti. 27 Temmuz 1994 tarihinde Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa etti. Şubat 1995'te CHP ile SHP'nin birleştiği kurultayda CHP genel başkanlığına seçildi, bu görevi aynı yılın eylül ayına kadar devam ettirdi.

1995 genel seçimleri'nde Gaziantep milletvekili seçildi. 16 Ekim 1997'de seçildiği TBMM Başkanlığı görevini 1999 genel seçimleri'ne kadar sürdürdü. Daha sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e dış politika alanında başdanışmanlık yaptı.
2004 Ocak ayında NATO'nun Afganistan'daki Kıdemli Sivil Temsilcisi görevini üstlendi. Bu görevini 2006 Ağustos ayında tamamladı. CHP içinde Deniz Baykal'a karşı muhalefette yer alan Çetin, bir süre Mustafa Sarıgül'ün liderliğindeki Türkiye Değişim Hareketi (TDH) içinde yer aldı.

Hikmet Çetin, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Danışma Kurulu üyesidir.

Hatip Dicle kimdir?


Hatip Dicle

Hatip Dicle (d. 1954, Diyarbakır, Türkiye), Kürt siyasetçi. Kürt milliyetçi önderlerindendir.1991 yılında Diyarbakır milletvekili seçildi fakat 2 Mart 1994 tarihinde TBMM tarafından Leyla Zana, Selim Sadak ve Orhan Doğan ile Dicle'nin milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı. Yargılandıktan sonra on yıl cezaevinde kaldı. 2004'te tahliye edilen Dicle 12 Haziran genel seçimlerinde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Diyarbakır bağımsız adayı olarak vekil seçildi fakat vekilliği Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edildi.
1979 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. 1970'li yıllarda Devrimci Doğu Kültür Derneği'nde (DDKD) çalıştı. 1984 yılında gözaltına alındı. 1991 yılına SHP-HEP seçim ittifakıyla Diyarbakır milletvekili seçildi. Daha sonra (aynı yıl) HEP'e katıldı. 12 Aralık 1993 tarihinde DEP Genel Başkanlığına seçildi. 2 Mart 1994 tarihinde TBMM tarafında milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı. Aynı gün, Orhan Doğan ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Ekipleri tarafından gözaltına alındı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dayanak oluşturan Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral tarafından hazırlanan iddianamede "vatan hainliği" ile suçlandı. Daha sonra hapis cezası aldı ve 10 yıl cezaevinde kaldı. 10 yıl sonra tekrar yargılanarak 2004 yılında tahliye edildi. Tahliye edildikten sonra siyasi çalışmalarına devam etti. Diğer milletvekili arkadaşları, Kürt siyasetçileri ve aydınlarla birlikte Demokratik Toplum Hareketi'nin kuruluşunda yer aldı. Bu hareket bir süre sonra Demokratik Toplum Partisi'ne dönüştü. Siyasi yasaklı olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından parti üyeliği düşürüldü. Siyasi çalımalarına devam eden Dicle, Demokratik Toplum Kongresi'nin kurulmasına öncülük etti ve bu kongrenin eşbaşkanlığı ve sözcülüğü görevini üstlendi. 2010 Nisan ayında gerçekleşen bir operasyonla örgüt propogandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve halen cezaevindedir.
Dicle, 12 Haziran 2011'de yapılan genel seçimler için Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nun Diyarbakır bağımsız adayı oldu. Nisan 2011'de Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Barış ve Demokrasi Partisi'nin desteklediği ve içinde Dicle'nin de olduğu on iki bağımsız milletvekili adayının adaylıklarını, milletvekili seçilme yeterliliğini etkileyecek eski mahkumiyetleri bulunduğu gerekçesiyle iptal etti. Daha sonra, bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptaline ilişkin YSK tarafından yapılan değerlendirmede Dicle ile Leyla Zana, Gültan Kışanak, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel'in milletvekilliğine adaylık konusunda bir engellerinin olmadığı bildirildi. 12 Haziran 2011'de yapılan seçimlerde Dicle, Diyarbakır'dan ikinci kez milletvekili seçildi. Ancak kesinleşen hapis cezası nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu kararıyla milletvekilliği düşürüldü.

Halis Öztürk kimdir?


Halis Öztürk (Sıpkanlı Halis Bey) (1889 - 24 Eylül, 1977), Kürt kökenli Türk siyasetçi. Üç eşi, 13 kızı ve 7 oğlu vardır
Ağrı'nın Tutak ilçesinde Sipkan (Sipki) aşiret reislerinden ve Hamidiye Alayları'nın komutanlarından Abdülmecid Bey'in oğlu olarak dünyaya geldi. Çiftçilikle uğraştı.
Öztürk, Ağrı ayaklanmaları sırasında etkin rolü oynadı. Mehmet Ali Kışlalı'nın aktardığına göre, Halis Bey Ağrı ayaklanmalarını başlatanlardan biri olup bir ara tutuklanıp Erzurum'dan Trabzon'a götürüldüğü sırada kaçtığını belirten kaynaklar vardır.[2] Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti ile yapılan barış görüşmesine Ağrı Cumhuriyeti'nin delegesi olarak katıldı. Ağrı İsyanı'nın bastırılmasından sonra İran'a geçti.
Aftan yararanarak Türkiye'ye dönen Öztürk, 9., 10. ve 11. olmak üzere üç dönemde Demokrat Parti'den Ağrı milletvekili seçildi.[3]
Öztürk, 27 Mayıs Darbesi'nden sonra tutuklanarak Yassıada'ya sürüldü ve yargılandı. Türkçesi çok az olduğu için duruşmalarda Kürtçe/Türkçe karışımı ifade verdi. Anayasa'yı tağyir ve ihlâl ettikleri ve ayaklar altına aldıklarına dair suçlamalarına karşın Vallahi hâkim bey Anayasa'nın ayaklarımızın altında olduğunu bilseydim hiç çiğner miydim ? diye yanıtladı. Yassıada Yüksek Adalet Divanı'nca Anayasayı çiğnediği gerekçesiyle 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Yassıada ve Kayseri hapishanesinde kaldığı dönemin koğuş arkadaşı Abdülmelik Fırat, Fırat Mahzun Akar adlı anılarında Halis Öztürk'ün çok zeki ve espirili bir kişiliğe sahip olduğu yazmaktadır.[4] Yassıada'nın canlı tanıklarından Samet Ağaoğlu, Marmara'da Bir Ada adlı eserinde Halis Öztürk'ün başkanın küçültücü bütün sorularını şivesi kadar tatlı espirileri ile karşıladığını yazmaktadır.[5] 24 Eylül 1977'de öldü.

Hacı Bedir Fırat kimdir?


Hacı Bedir Fırat, (d. 1872, Kahta, Adıyaman, Türkiye), (ö. 15 Mayıs 1928), Kürt kökenli Türk siyasetçi.

Rişvan aşiretinin Kahta'da yerleşik Zürevkan kolunun lideriydi. Kurtuluş Savaşına aktif katılımı ve desteği nedeniyle Atatürk tarafından ilk Meclis'te bağlı bulundukları Malatya'dan milletvekili yapılmıştır. Daha sonra II. dönem Malatya ve III. dönem Kars milletvekilliği yapmıştır.Kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası sahiplerindendir. Evli ve 9 çocuk babasıdır.

Oğlu Hüseyin Fehmi Fırat üç dönem milletvekillik ve Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Üyeliği yapmıştır. Diğer oğlu Ali Fırat'ın oğlu Dengir Mir Mehmet Fırat, Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı, XXI. Dönem Adıyaman, XXII. Dönem Mersin, XXIII. Dönem Adana Milletvekilidir. Kızı Bedriye Turanlı'nın oğlu Mehmet Sırrı Turanlı XI.dönem Adıyaman milletvekilliği ve Adıyaman senatörlüğü yapmıştır.

Cuma

Hasip Kaplan kimdir?



Hasip Kaplan (d. 1 Ocak 1954, Şırnak), Kürt kökenli Türk siyasetçi ve avukat.

İdil (Hezex)'in Harapşeref Köyü'nde doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Uluslararası Hukuk Uzmanı olarak çalıştı. Türkiye Barolar Birliği Delegeliği yaptı. İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'nde Uluslararası Hukuk dersleri verdi. Avrupa Hukukçular Birliği'nin Türkiye Üyesi oldu. Birçok dernek ve vakfın üyeliğinde bulundu. Hukuk dergisi, Esmer dergisi ve Gündem gazetesi yazarı olup, yurtiçi ve yurtdışında bir dizi konferansa katıldı.

22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Bin Umut Adayları olarak Şırnak'tan bağımsız milletvekili seçilmiştir. Daha sonra TBMM'de DTP grubunu oluşturmuşturlar.TBMM XXIII. Dönem BDP Şırnak Milletvekilliği, Plân ve Bütçe Komisyonu üyeliği yapmıştır.

12 Haziran 2011 genel seçimlerinde BDP'nin desteklediği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'ndan Şırnak'ta bağımsız aday olarak gösterilmiş, yaklaşık %30 oy oranıyla (39,434 oy) XXIV. Dönem TBMM Şırnak milletvekili olarak seçilmiştir. Ayrıca Hasip Kaplan 5 Temmuz 2011 tarihi itibariyle Barış ve Demokrasi Partisi grup başkanvekili olmuştur.

Dört kitabı yayınlanan ve ana dili Kürtçe olan Hasip Kaplan, iyi derecede Fransızca ve orta düzeyde Arapça bilmektedir; evli ve 2 çocuk babasıdır.

Gültan Kışanak kimdir?


Gültan Kışanak (d. 15 Haziran 1961, Elâzığ), gazeteci ve siyasetçi.
Kürt siyasetinin temsilcisi durumundaki Kışanak; Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı , Türkiye Büyük Millet Meclisi 23. dönem Diyarbakır ve 24. dönem Siirt milletvekilidir.
2014 Türkiye yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir.
15 Haziran 1961'de Elâzığ'da doğdu. Çocukluk ve gençlik yıllarını Elazığ’da geçirdi; lise yıllarında siyasetle ilgilenmeye başladı . Elazığ Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra 1978’de Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümü'ne girdi.19 yaşında üniversite ikinci sınıf öğrencisi iken gerçekleşen 12 Eylül darbesi sırasında tutuklandı. 1980 ve 1982 yılları arasında Diyarbakır Cezaevi'nde yattı. Cezaevi sürecinde işkenceye maruz kaldığını dile getirmiştir. İki yıl süren tutukluluğun ardından cezaevinden çıktıktan sonra Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü'nü tamamladı.
1991'de stajyer olarak girdiği Güneş gazetesinin ardından Yeni Ülke, Özgür Gündem ve Özgür Ülke gazetelerinde gazeteci, yazı işleri müdürü ve yayın koordinatörü olarak çalıştı.1990’lı yılların başında bir grup arkadaşı ile Toplumsal Direniş gazetesini kurdu; ancak gazete fazla uzun ömürlü olmadı.
1997 yılından itibaren kadın hareketi içinde yer aldı; Diyarbakır’a dönerek kadın hakları savunucusu bir gazeteci olarak çeşitli derneklerde aktif görev yaptı. 2003 yılından itibaren Diyarbakır Bağlar Belediyesi'nin sosyal proje danışmanı olarak çalıştı.

2007 genel seçimlerinde yüzde onluk seçim barajını aşmak için kurulan Bin Umut Adayları adlı seçim blokunda yer aldı ve Demokratik Toplum Partisi’nin desteklediği bağımsız Diyarbakır milletvekili olarak meclise seçildi. Kürt sorununun çözümü konusundaki söylemleriyle gündeme geldi. Çözüm için o güne kadar dillendirilmemiş bir öneri olarak, İmralı Adası'nda hapiste bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması yönündeki konuşmalarıyla dikkat çekti.

2009 yılında Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasının ardından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)'ne geçti. Partinin genel başkanlığını Selahattin Demirtaş ile birlikte eşbaşkan sıfatıyla üstlendi. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan 2011 Türkiye Genel Seçimleri'nde BDP'nin desteklediği bağımsız aday olarak Siirt'ten meclise seçildi.

2014 yerel seçimlerinde BDP'den Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı seçildi.Evli ve 1 çocuk annesidir.

Fatma Kurtulan kimdir?



Fatma Kurtulan (d. 1 Mart 1964, Kahramanmaraş-Pazarcık, Türkiye),siyasetçidir. TBMM 23. dönem Van milletvekillerindendir. 22 Temmuz seçimlerinde bağımsız aday oldu, seçildikten sonra ise DTP'ye katıldı. DTP'nin kapatılması ile diğer DTP'liler gibi BDP'ye katılmıştır.

Çaldıran Lisesi'ni bitirdi. Küçükdikili Belediyesi'nde Sosyal Proje Organizatörü olarak görev yaptı. Adana Yerel Gündem-21 Kent Konseyi Kadın Meclisi üyesi aktivisti, Adana Kırçiçeği Kadın Derneği kurucusu ve aktivisti olarak çalıştı. Salman Kurtulan'la evlidir.

Ercan Bora kimdir?


Ercan Bora (1967, Yüksekova), Yüksekova belediye başkanı ve BDP'li Kürt siyasetçi.

1967 yılında Yüksekova'da doğan Bora, ilk ve orta öğrenimi bu şehirde tamamladı. 1989 yılında DEP'te gençlik kollarında siyaset hayatına başladı. 1999 yılında HADEP belediye meclis üyesi oldu. HADEP kapatıldıktan sonra DEHAP’a geçti. 2009 yılında da meclis üyeliğine seçilen Bora, 2011’de Yüksekova belediye başkanı Ruken Yetişkin'in görevden alınması nedeniyle belediye meclisi kararıyla başkan seçildi. Halen bu görevi yürüten Bora evli ve iki çocuk sahibidir.


Edip Safter Gaydalı kimdir?



Edip Safter Gaydalı (d. 1952, Gayda, Hizan, Bitlis), Kürt asıllı Türk siyasetçi.

Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu Ekonomi ve Mali İşletmecilik Bölümü'nü bitirdi. XIX., XX., XXI. ve XXII. Dönem Bitlis Milletvekilliği ile TBMM KİT Komisyonu Başkanlığı ile Devlet Bakanlığı yaptı. Evli ve 3 Çocuk babasıdır.

Adalet Partisi'nden bu yana sağda saf tutan Gaydalı aşiretinin önemli ismi, Yassıada mahkumu eski DP milletvekili Selahattin İnan'ın torunu, eski bakan Kamran İnan’ın yeğeni ve eski AP Bitlis milletvekili olan Zeynel Abidin İnan Gaydalı'nın oğludur. Edip Safter Gaydalı 22 Temmuz seçimleri'den önce ANAP’tan istifa edip CHP’den Bitlis milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi.

Dengir Mir Mehmet Fırat kimdir?

Dengir Mir Mehmet Fırat (d. 8 Ağustos 1943, Kahta, Adıyaman, Türkiye, avukat, çiftçi, ihracatçı ve siyasetçidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 21., 22. ve 23. dönem milletvekili olan Fırat, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin eski genel başkan yardımcısıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Çiftçilik, Serbest Avukatlık, İhracatçılık, Akdeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı, XXI. Dönem Adıyaman, XXII. Dönem Mersin, XXIII. Dönem Adana Milletvekilidir. Alman asıllı Kristen (Zozan) Fırat ile evlidir ve iki çocuk babasıdır. Dedesi Hacı Bedir Fırat Ağa Kavi aşiretinin önde gelen isimlerindenmiş. I. ve II. dönem Malatya, III. dönem Kars milletvekilidir. Amcası Hüseyin Fehmi Fırat üç dönem milletvekilliği ve Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Üyeliği yapmıştır. Halasının oğlu Mehmet Sırrı Turanlı XI.dönem Adıyaman milletvekilliği ve Adıyaman senatörlüğü yapmıştır. 2000 yılında Fazilet Partisi'nden Cumhurbaşkanlığı'na aday oldu. The New York Times'da yer alan "Atatürk devrimleri toplumda travma yarattı, dini yaşama biçimleri bir gecede ortadan kaldırıldı" şeklindeki sözlerinden dolayı büyük tepki topladı. Dengir ismi Kürtçe'de "büyük ses"; Mîr ise Kürtçe'de "Bey" anlamına gelir. Mir Mehmet, Fırat'ın 19 göbek önceki dedesinin ismidir. Kürt kökenli olan Fırat,Dengir Mir Mehmet Fırat'ın dedesi M. Kemal Paşa tarafından madalya verilmiştir. Soyadı benzerliğinden dolayı, Şeyh Said'in torunlarıyla karışıtırılsa da, Şeyh Said'in torunlarıyla bir ilgisi yoktur.Türk Tarih Kurumu'nun eski başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun Anadolu Aşiretleri adlı kitabında, Fırat'ın mensup olduğu Rişvan Aşireti'nin Kürt değil, Türk olduğu öne sürülmüştür.

Perşembe

Kürtçe Müzik

GÜNCELLENİYOR.

Helîma Ardan (Kavurmalı-Soğanlı Un Çorbası)





Helîma Ardan/Yöre: Bingöl

Malzemeler, 6 kişilik:
6,5 su bardağı su (1,5 litre)
4 tepeleme yemek kaşığı un (100 g)
2/3 çay bardağı sıvı yağ (50 g)
4 kibrit kutusu kadar kavurma (100 g)
1 adet orta boy soğan (150-200 g arası)
1,5 tatlı kaşığı tuz (15 g)
1 tatlı kaşığı pulbiber
Hazırlanışı:
Derin bir tencereye suyun yarısını boşaltın üzerine unu yavaş yavaş dökerek çırpma teliyle karıştırın. Topak kalmamasına özen gösterin. Un iyice eriyince kalan suyu ve tuzu ekleyin.
Bu karışımı kaynayana kadar harlı ateşte 10 dakika, kaynadıktan sonra orta ateşte bir 10 dakika daha pişirin. Ocağa koyduğunuz andan itibaren sık sık karıştırın ki dibi tutmasın.
Un-su-tuz karışımı kaynamaya başlayınca, ayrı bir tavada sıvı yağ ve soğanı kavurun. Soğanlar iyice ölsün.
Kavurmayı küp şeker büyüklüğünde doğradıktan sonra soğanın üzerine ilave edin ve bir iki dakika kavurmaya devam edin.
Soğan-yağ-kavurma karışımını (20 dakika pişen) un-su-tuz karışımının üzerine boşaltın, pulbilberini de ekleyin. Karıştırmaya devam ederek bir beş dakika daha kaynatın.
Afiyetle için!



Kürdistan

Kürdistan (Arapça: كردستان Kurdistân, Farsça: کردستان Kordestân, Kürtçe: Kurdistan / کوردستان Kwırdıstan, Kafkaslar'ın güneyi ve Orta Doğu'da, Ermenistan, Irak, İran, Suriye ve Türkiye'ye ait toprakların bir kısmını kapsayan coğrafi bölge.Günümüzde herhangi bir devlet ya da uluslararası kuruluş tarafından tanınmış "Kürdistan" isimli bir devlet bulunmamaktadır. Siyasî bakımdan özerk, federal bir bölge olarak uluslararası resmî tanınmaya sahip olan tek bölge Irak'ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi'dir.Farsçada "Kürt ülkesi" anlamına gelen Kürdistan terimi ilk kez 12. yüzyılda Selçukluların Sencer tarafından kurulan eyalet (bugün İran'ın Kürdistan Eyaletinin bulunduğu bölge) için kullanılmıştır.Kürdistan'ın sabit sınırları yoktur ve kapsadığı topraklar üzerindeki iddialar, grup ve kişilere göre farklılıklar göstermektedir. Çaldıran Muharebesi öncesinde bölgedeki nüfusun çoğunluğuna sahip Alevi Türkmenlerin (Kızılbaşlar) katliama uğraması ve pek çoğunun da İran'a göç etmesiyle Osmanlı boşalan bu toprakları Kürt aşiret reislerine vermiş ve sonrasında bölgedeki baskın unsur olarak Kürtler öne çıkmıştır. Feodalizm bölgeye bu süreç sonrasında yavaş yavaş hakim olmaya başlamıştır. Bölgede kalan Türkmenler yaşamlarını sürdürebilmek için Sünni kimliğine gizlenmişler sonrasında ise kimliklerini yitirerek Kürtleşmişlerdir. Tarihi kayıtlarda Kürdistan'ın Güneybatı İran olarak gösterilmesi, Osmanlı döneminde Güneydoğu Anadolu'daki Kürt nüfusunun seyrek oluşu ve yoğun yaşadıkları bölgelerin ise bölgenin çok küçük bir kısmını kapsaması bu görüşü desteklemektedir.Genellikle Toros ve Zağros sıradağları, Mezopotamya düzlükleri, Ermenistan ve eski Vilâyat-ı Sitte (Altı İl)'nin yanı sıra bazı yorumcular bugünkü Ermenistan ve Azerbaycan topraklarının Türkiye ve İran sınırlarına yakın ve Kızıl Kürdistan (Rusça: Красный Курдистан; 1923-1929; Başkent: Laçın) denilen Kürdistan Uyezd (Курдистанский уезд) ve 1930'de Kürdistan Okrug (bugünkü Zengilan ve Cebrail rayonları dahil)'un kurulmuş olduğu bölge Kürdistan'ın parçası olarak sayılır.

Türkiye'nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin bir kısmını, Irak Cumhuriyeti'nin kuzeyini (Kürdistan Bölgesel Yönetimi) ve civarları, İran İslam Cumhuriyeti'ın Kürdistan, Batı Azerbaycan, Kirmanşah ve Luristan eyaletlerini, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesini (Laçın, Zengilan, Kubadlı, Kelbecer) ve Suriye'nın kuzeydoğusunu kapsar.

Kürt edebiyatı

Kürt edebiyatı, halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır. Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatı, yaklaşık bin yıl öncesine kadar dayanan yazılı edebiyata göre çok daha eskidir. Hemadani Baba Tahir (935-1010), Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğini, bin yıl önce İran'da Arap alfabesiyle yazmıştır.
Kürtçe'nin edebi ürünlere sahip önemli bir lehçesi Kurmanci'dir. Kurmancî lehçesinin 15. yüzyılda yazılmış olan bazı edebi eserler günümüze kadar ulaşmıştır. Bu lehçeyle yazan Kürt şairleri arasında ilk akla gelenler Elîyê Herîrî (1425-1495), Feqîyê Teyran (1590-1660), Melayê Cizîrî (1570-1640) ve Ehmedê Xanî (1650-1707)'dir. Ehmedê Xanî'in Mem û Zîn adlı ünlü eseri birçok kez yayımlandı. Türkçeye ilk kez 1930'da çevrilen Mem û Zîn, daha sonra M. Emin Bozarslan tarafından tekrar çevrilmiştir.
Bunlara Kürtçe şiir yazdığı belirtilen Abdussamed Babek (ölüm tarihi: 1019 veya 1020) ile Diyarbakırlı kadın şair Sırrı Hanım (1814-1877) eklenebilir. Kimi yazarlar Osmanlı edebiyatının ünlü isimlerinden Nef'i (1572-1655) ve Nabi (1642-1712)'nin de Kürtçe şiirlerinin bulunduğunu belirtmektedir.
Kürtçe'nin ilk romanı Şivane Kurmanca (Kürt Çoban) ise 1930 yılında Sovyetler Birliğinde Ereb Şamilov tarafından yazılmıştır.

Prof. Qenatê Kurdo'nun belirttiğine göre 1911'de Viyana'da yayınlanan Yezidilerin kutsal kitabı Kitab el Celve, Kürtçenin Güney lehçesiyledir. Ona göre bu kitap 11-12. yüzyıllarda, O. L. Vilçevski'ye göre ise 17. yüzyılda yazılmıştır.

Kürtçe

Kürtçe (Kürtçe: Kurdî, کوردی) veya Kürt dilleri, Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dillerinin Kuzeybatı İran koluna girer ve Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Suriye'nin kuzeyi, Irak'ın kuzeyi ve kuzeydoğusu ile İran'ın batısında yaşayan Kürtler tarafından konuşulmaktadır. Orta Doğu'nun Arapça, Türkçe ve Farsçadan sonra en çok konuşulan dördüncü dilidir. Başlı başına tek bir dil değil Türk dilleri örneğinde olduğu gibi birçok farklı lehçeden oluşan bir dil grubudur. Türkiye'de Kürtçe ile kastedilen büyük oranda bu dil grubunun ülkede en çok konuşulan kolu olan Kurmancidir.

Kürt tarihi

Kürtler, Kuzeybatı İran, Kuzey ve Orta Zagroslar ve Doğu Anadolu'nun bir bölümünde var olmuş, bu topraklarda varlığını sürdürmüş ve kendi milli ve kültürel kimliklerini burada oluşturmuştur. Kürtler İranî bir millet olma dolayısıyla tarihte daima diğer İranî halklarla Farslar, Peştunlar, Afganlar Tacikler, Beluciler, Osetler v.s.) birlikte devlet kurmuş ve onlarla birlikte yaşamıştır ve dillerinin ve kültürlerinin çok benzemesi, aynı topraklarda yoğurulmuş ve birbirlriyle iyice kaynaşmış olmaları ve aynı atalardan doğmuş olmaları nedeniyle Kürtlerin kurdukları bazı devletler gerek bu nedenler gerek bazı siyasi nedenlerden ötürü bu halklara mal edilmştir.
Kürtler tarihte pek çok devlet kurmuşlardır. Bunların arasında en çok bilineni ve tartışılanı Medlerdir. Fakat hala Medler'i Kürtlerin kurduğu kanıtlanmamıştır ve söylentiler devam etmektedir.

Medler, Kürtlerin kurduğu iddia edilen ve birçok İrani halkı tek bayrak altında birleştiren, MÖ 625-549 yılları arasında tüm Ortadoğu'da hüküm sürmüş bir devlettir.
Antik devirlerde uzun bir dönem Fars yönetimi altında yaşayan Kürtler, antik dönemde sadece 2 devlet kurmuşlardır.

Modern çagda uzun ömürlü ve tanınan hiçbir devlet kurulamamıştır.Kurulan de facto devletler kısa süre içinde yıkılmıştır.

Ahmet Türk Kimdir?

Ahmet Türk (d. 2 Temmuz 1942; Dargeçit Mardin), 11 Aralık 2009 tarihinde kapatılan DTP'nin son genel başkanı, uzun yıllardır siyasetin içinde bulunan Kürt asıllı Türk siyasetçi.12 Haziran 2011 tarihinde yapılmış olan 24. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde BDP'nin destekleyeceği bağımsız aday olarak Mardin'den aday olmuştur. Kürt milliyetçisidir.
Ahmet Türk, 2 Temmuz 1942'de Mardin'in Derik ilçesi'nde dünyaya geldi. Güneydoğu'nun aşiretlerinden Kanco ailesindendir. 1954 yılında babası Hacı Sinan’ı kaybeden Ahmet Türk’ün aktif politik hayatı, milletvekili ağabeyi Abdürrahim Türk’ün öldürülmesi ile başladı. İlk defa milletvekilliği'ne XV. TBMM Döneminde (1973) Demokratik parti’den Mardin milletvekilli olarak seçildi. Daha sonra bu partiden istifa ederek (CHP)ye katıldı
Devam eden yıllarda çeşitli sol partilerde görev aldı. 1988 yılında sayısı 6 bini bulan insanın ölümüne ve daha fazlasının da sakat kalmasına neden olan Halepçe Katliamı nedeniyle 1989 yılında Paris’teki Kürt konferansına katıldığı gerekçesiyle milletvekili bulunduğu SHP’den ihraç edildi. 1990'da HEP'nin kurucu üyesi oldu.
O günlerde Halkın Emeği Partisi’ni kurarak başladığı etnik siyaset çizgisi, bugün DTP’yle yeni bir boyut kazandı. Hareketin partileşmesi ve sonucunda DTP'nin kurulmasından sonra, Aysel Tuğluk ile birlikte partinin genel başkanlığına seçildi. Böylece, Aysel Tuğluk ile birlikte, Türkiye'de eşbaşkanlık sistemini ilk uygulayan parti genel başkanı olmuştur. Haziran 2006'da yapılan DTP kongresinde eşbaşkanlık sisteminin kaldırılması üzerine, partinin tek genel başkanı olarak yeniden seçildi. Şubat 2007 tarihinde yapılan kongrede, başka hiçbir aday çıkmaması üzerine, yeniden partinin genel başkanlığına seçildi.22 Temmuz 2007 seçimlerinde bağımsız Mardin Milletvekili olarak meclise girmiştir.
HEP kuruculuğu ile DEP milletvekilliği ve genel başkanlığının ardından, HADEP ve DEHAP yönetiminde de aktif roller üstlenen Ahmet Türk, Abdullah Öcalan’la da zaman zaman görüşmeler yaptı. Bu konudaki bir anısını şöyle anlatıyor: “Biz rahmetli Özal’ın mesajını götürmek üzere Öcalan’la görüştük. Özal, bize ‘Akan kanın durması için çaba içinde olmanız gerekir.’ deyince, kendisine ateşkesin sürmesi için Bekaa’ya gitmeyi düşündüğümüzü söyledik. ‘Elbette’ dedi.”
Türk, eski DEP’li arkadaşlarının ısrarları sonucu yeniden Ankara’ya döndü ve siyasette 3. kez şansını denemeye karar verdi. Oysa birkaç ay öncesine kadar Zana ve arkadaşlarının kuracağı partiden umutsuzdu. Milliyet’ten Hasan Cemal’e verdiği röportajda, etnik partilerden şöyle bahsemişti: “Bugüne kadar kurduğumuz bütün partilerde, inandırıcılık eksiği vardı. Parti içi hukuk, parti içi demokrasi açısından olumlu bir şey söylemek güçtü. Bu yüzden Türk aydınlarına da güven veremedik. Çünkü ipler perde arkasında başkalarının elinde diye düşünülürdü. Bu nedenle muhataplarımız tarafından pek ciddiye alınmazdık. Şimdi yeni bir anlayış geliştirmek zorundayız. Vesayetle, vekâletle siyaset üretemeyiz artık.”

Lise mezunudur. Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Dönem Mardin Milletvekilliği ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı yapmıştır. Evli ve 8 çocuk babasıdır.23. Dönem Mardin Milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir. 11 Aralık 2009 tarihinde partinin kapatılması ve milletvekilliğinin elinden alınması ile görevi sona erdi.24. Dönem Mardin Milletvekili olarak TBMM'ye tekrar girmiştir.